SEÇME HAKLARIDA YOKMUŞ BUYRUN CENAZE NAMAZINA!
AK Parti seçim işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, seçim sürecinde öyle bir iddia attı ki ortaya, duyunca irkildim.
Aslında bu, seçim kanununda bulunan bir madde imiş, bilmiyorduk, öğrendik. Ancak bugüne kadar uygulanmayan bu maddenin bugün ortaya atılması, YSK’ nın göreve çağrılması, bence gözden kaçmaması gereken çok önemli bir konu.
Peki Yavuz’un dikkat çeken çıkışı neydi bir bakalım.
Yavuz’un basın açıklaması esnasında yapmış olduğu açıklama şöyleydi.
“KHK ile ihraç edilmiş birisinin kamu hizmeti dahi görmesi, engelli olan hatta ve hatta KHK ile ihraç edildiği için mazbatası iptal edilenler var, Ben burada bir tartışma daha başlatayım, o’da 298 sayılı yasanın 8. maddesi ‘kamu hizmetinden yasaklı olanlar seçme hakkına da sahip değillerdir’ diyor kanun. Aslında hiçbir yerde oy kullanamamaları gerekir. YSK’nın bu konuyu da düşünmesinde fayda var.” dedi
Buyurun cenaze namazına!
Yani KHK ile kamu görevlerinden el çektirildikten sonra İl, İlçe ve Yüksek Seçim Kurulu’ndan iyi hal kağıdı alıp seçime girmesinde hiçbir aykırı durum görünmeyen kişilerin,Belediye başkanı seçildikten sonra seçilme hakkının elinden alındığı, mazbatalarının verilmediği yetmiyormuş gibi,bir de önümüzdeki günlerde seçme hakkının da elinden alınabileceği konusu gündeme geldi.
İleriki günlerde bunu çokça konuşup kamuoyunda tartışacağız gibi görünüyor.
İktidar partisinin önemli bir yetkilisinin bu çıkışı, gerek ekonomik, gerekse siyasal birçok konuda sıkıntılı günler yaşayan ülkemizde, bu vb. söylemler, insanımızı ötekileştirmekten, ayrıştırmaktan, birbirine karşı kışkırtmaktan başka hiçbir olumlu gelişmeye katkı sağlamayacaktır.
Feto olayları ile ilişkilendirilip görevinden atılan belki de on binlerce masum insan var, bu büyük operasyonun meydana getirdiği mazlumiyetleri iktidar partisi de zaman zaman dile getirmiştir ve soruşturmaya maruz kalan binlerce belki de onbinlerce kişinin suçsuz olduğu anlaşılıp tekrar görevlerine iade edilmiştir ve bu süreç, yani göreve iadeler devam etmektedir.
Siz Ey muktedirler, kişinin
suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz (AY. Md. 38/4)
hükmünü bilmeden mi bu çıkışları yapıyorsunuz, peki nasıl olurda sapla saman birbirinden tam olarak ayrılmadan böyle bir söylemde bulunabiliyorsunuz. Darbe olayında işin başını tutan hainleri Taksim Meydanı’na çıkarıp sallandırsanız yeridir, ancak bu yapıya sadece saflığını, masumiyetini ve dini duygularını ön plana çıkararak gönül vermiş ve hain darbe girişiminden sonra soruşturmaya maruz kalarak görevinden el çektirilmiş binlerce, belki de on binlerce insanı böylesine dışlanmış ve hatta seçme hakkı bile elinden alınmış bir duruma getirmeye çalışmaktan, kendilerini ve ailelerini daha fazla rencide etmekten vazgeçin, bu yaklaşım toplumun birliğine ve beraberliğine hizmet etmez.
Sırf birkaç tane daha fazla oy alacağım diye “Bunların oy bile kullanmamaları lazım” diyerek aşağılayıcı, rencide edici çıkışınızın bu insanların kendileri, aileleri ve çocukları üzerinde nasıl bir tahribat yarattığını, nasıl bir ruh hali meydana getirdiğini hiç düşünmüyor, umursamıyor musunuz?
Üst düzey bir yetkili çıkar ,ağaç kökü yesinler der,
geçirdiği soruşturma nedeniyle Türkiye’de sıkıntılı günler yaşayan bir ailenin, kazada ailesiyle birlikte ölen 2 yaşındaki masum bebeği için vicdandan, merhametten nasip almamış ahlaksız bir trol ordusu, öldüğü iyi oldu büyüseydi zaten terörist olacaktı der, vs vs.
Mademki iş buralara kadar gelmiş, bu insanların normal vatandaşlar gibi
oy kullanma haklarının dahi olmadığı düşünülüyor, Mademki yakında vatandaşlıktan da çıkarılacaklar (ki gidişat onu gösteriyor) madem ki her taşın altından bunlar çıkıyor, vebalı gibi sizi rahatsız ediyorlar, bunları vatandaşlıktan çıkarmadan önce öyle bir şey yapın ki ibreti alem olsun.Sizlerin de, o vicdan ve merhametten nasibini almayan güruhunda yüreği buz gibi olsun.
Mesela şöyle yapabilirsiniz
Hukuka uygun olması için, mecliste çoğunluk elinizde olduğundan kanun çıkarmakta sıkıntı da olmayacaktır.
•Meclisten tezz bir kanun çıkarılsın,
•Kanuna uygun bir şekilde eşleri ve çocukları ile birlikte fırınlara doldurulsun,
•Ateşlerde yakılsın ve bu işlemin sonunda da tekmil hepsi birden vatandaşlıktan çıkarılsın,
•Ve böylece büyüyünce terörist olacak olan küçük bebeklere bu fırsat verilmemiş olsun,
•ağaç kökü yemeleri bile nasip olmasın..!
Nasıl içiniz bir nebze olsun soğudu mu?
Bakın beyler, gelin aklıselim davranalım, ağzımızdan çıkan kelimelere dikkat edelim, birkaç belediye daha fazla kazanmak veya sahip olduğumuz makamları kaybetmemek uğruna toplumun sinir uçlarına dokunacak açıklamalarda bulunmayalım.
Bunun vebali ağır olur.
Allah’a hesabını veremezsiniz.
Kullandığınız bu dilin, toplumda nefretten başka bir şeye hizmet etmeyeceğini bilin. Zaten gergin olan toplumu daha fazla germeyin.
Üstüne basa basa yineleyerek söylüyorum, 15 Temmuz hain darbe girişiminde, alçakça kadın erkek çoluk çocuk yaşlı demeden halkın üzerine ateş açan asker görünümlü teröristleri, Taksim Meydanı’nda sallandırsanız yine de bir toplumun yüreği soğumaz, ancak bu yapının tepe kadrosunda nelerin planlandığından haberi olmadan sadece sendikaya üye olmuş, bankaya para yatırmış, çocuğu dershanelerinde yurtlarında kalmış ve bundan dolayı soruşturma geçirmiş ve kanun hükmünde kararname ile görevinden el çektirilmiş masum vatandaşları ve ailelerini rencide edecek, toplumdan dışlayacak açıklamalar yapmaktan vazgeçin.
Son olarak şunu söyleyip bitirmek istiyorum.
15 Temmuz olayı bizlere toplum olarak,
Bu yapının toplumun sahiplendiği, sevdiği, benimsediği, ibadetin, yardımlaşmanın ve insanlığın olduğu görünen yüzünün dışında, görünmeyen başka bir yüzü’de olduğunu acı bir şekilde gösterdi.
Bu görünmeyen yüzü ile sonuna kadar mücadele edebilirsiniz sizinle beraberiz, ancak toplumun büyük bir bölümünün bağrına bastığı görünen yüzüne hizmet etmiş, inancından dolayı aralarında bulunmuş tabanına zulmetmeyin, aşağılamayın, incitmeyin, yazıktır, günahtır.